Dünya dertlerine öyle dalmışız ki, mavi gözlerini bu zalim dünyaya yumduğu anda yanında olamadık.. Konduramadık.. Bayıldığını ya da şok geçirdiğini düşündüm. Daha aynı gün arkadaşımla konuşmuştum, çok hastalık çekti, ben olsam dayanamazdım dedim.. Hiç cenaze ortamında bulunmadım, dayanamam, ne yapılacağını bilemem dedim.. Daha o gün, senelerdir sahip olduğumuz ama duvarları yeni yapılan mezar yerine, limon selviler ekmeyi düşündüm.. Cep telefonumda doğum günü pastasının fotoğrafını gördüm, bu ne alaka burada duruyor dedim..
Onun küçük dünyasında her şey o kadar normaldi ki gözetim altında tutmamız gerektiğini bilmiyordum. Bilsem de yapacak bir şey yokmuş... Hepimizin ilkyardım bilgisi olmasına rağmen, hiçbir şey yapamadık.. Benim müdahaleme tepki vermedi.. Ambulansla yolda buluştuğumuzda, en çok yirmi yaşındaki bir kızın şaşkın bakışlarına teslimdi ablam! Yolun yarısında başka bir ambulans, içinde "doktor" olan yeni bir ekip getirdi. Geri döndürme çabası hastanede 50 dakika daha devam etti. Ambulansta soluk yolu açıldığı için, gereken şeyler yapılıp odaya alınmasını bekliyordum. Bir saat boyunca kimse bilgi vermedi.. Annem, kalbini çalıştırmaya uğraştıklarını söylediğinde, boşuna beklediğimi anlamıştım.. Daha önceki hastalıkları gibi bir şey değildi, şok ya da baygınlık hiç değildi.. Kollarımın arasındayken, hiçbir tepkisi yoktu, dilini hep kontrol ettim, şok değildi..
Mersin Üniversitesi acilindeki uzun bekleyişten sonra, ruhsuz "prosedürmatik" bir görevli çıkıp, ablamın ismini söyledi. Eşyalarını teslim edicez, kimlik fotokopisi getirin dedi!! Tüm aile yıkıldı... Sonra da gevşek gevşek "bir şey yok, eşyalarını vericez sadece" dedi. Muhtemelen bir şey vardı.. O anda, müdahaleyi bırakmışlardı.. Hayattaki en değerli varlığı, kuzenimin, ona her doğum gününde bir parçasını aldığı nazarlık kolye, küpe gibi takılarını getirip, annemin avuçlarına bıraktılar..
Üniversite sınavına girdiğim gün bile hastanedeydi ablam.. Beyin tutulumu geçiriyor, nedeni bulunamıyordu. Son iki yılda da kalp yetmezliği teşhisi kondu. Bu teşhisi koymak için de başına gelmeyen kalmadı.. Karnındaki ödemin nedenini bulamayıp endoskopi, gebelik testi her şey yaptılar.. Yoldan 5 kişiyi çevirsen 4 kişide olacak helicobacter pylori, mide mikrobu için bir gramlık hayvan kadar ilaçları içmesini istediler.. Oysa çorba bile içmeye mecali yoktu. Benden korktuğu için, ben yemek yedirmeye çalışıyordum. Bir gün "yemezsen, ilaç içemezsin, ölürsün" dedim, "öleyim.." dedi.. İç dünyasını hiç bilemedik, ne kadar acı çekiyordu bilemedik... Zihinsel ve fiziksel engelli dediler, kalp hastalığı doğuştan dediler, gelişme geriliği dediler, hiçbir hastalığının sebebi bulunamadı. Böyle bir ülkede, acilin kapısına bile çıkmaya korkan doktorların elinde can verdi ablam.. 4 güvenlikçinin beklediği acilden içeri, sadece annesi gelsin diye çağırılarak, "başınız sağolsun" dendi, annem geri çıktı ve acilin kapısında yığıldı..
Biliyordum, hissediyordum.. Bir gün, artık dayanamayacağını biliyordum. Çok ağladım ama acıları dindiği için mutluydum, hiçbir zevk almadığı hayattan ayrıldığı için, onun adına huzurluydum..
Ama ailenin geri kalanı dağıldı, yıkıldı.. Yapılması gerekenleri biliyor ama yapamıyordum.. Amcalarımı aradım, konuşamadım "hastanedeyiz, buraya gelin" diyebilmişim..
Hastaneye her gelen, "doğruyu söyle, bir şey olmadı di mi?" diye yalvarıyordu.. Birileri önümü kesip, "neyindi? ağla, ağlama, sakinleştirici alma" falan diye akıllar veriyordu :s 30 yaşında bizi bırakmasına kimse inanamadı.. Varlığından haberi olmayan arkadaşlarım varmış, çok utandım.. Öz ablan mıydı diye soranlar oldu, o denli konduramadılar..
17 Temmuz gecesi, yıllarca aynı odada uyuyup, nefes alışını, yatağın içinde döndükçe çarşafta çıkan sesi dinlediğim canı, hastanede tek başına bırakıp eve döndüm.. İnsanı en çok bunlar acıtıyormuş.. O'nun artık olmaması...
Sabah erkenden onu almaya gittik. Saçma devlet prosedürleri bir kez daha karşımıza dikildi.. Hastanede vefat ediyorsunuz ama cenaze işlerine belediye bakıyor! Nakil aracı için saatlerce bekledikten sonra, aracın gözlerimin önünden birkaç saniyelik geçişi daha uzun geldi.. Beynime kazındı.. Babamla birlikte, bizden ayrı, tek başına Mersin'den Adana'ya dönecekti.. 4-5 araçla arkasından yola çıktık. Hala olanları anlamaya çalışıyordum, bundan sonra ne yapılması gerekiyor diye düşünüyordum. Çünkü benden başka sağlıklı düşünebilen kimse kalmamıştı, 25 yaşında cenaze organizasyonunu öğrenmek zorunda kalmak en büyük sınavmış..
Yeni aldığımız eve ve yeni yaptırdığımız mezar yerine(!) bağlanan, otoban çıkışından çıktık. Niye oradan çıktığımızı bile algılayamıyordum ama o yöne döndükten sonra ve yol boyunca birkaç kere, olağanca güneşe rağmen aniden yağmurlar yağdı.. Sanki gökler bile ağlıyordu.. Her şey film gibiydi.. Sanki beni o karelere yerleştirmişler ve onun gidişini uzaktan izliyorum.. Mezarlıkta, soğuk odada bıraktık onu.. Evimize geldik. Çadır kurulmuş. Biz nakil aracı bulup 1 saatlik yolu gelemezken, gece tüm akrabalarımızın haberi olmuş Erzurum'dan, Antalya'dan, İstanbul'dan gelmişler bile.. Pek çoğu hasta ve yaşlıydı, ben dayanamıyorsam onlar nasıl dayanacak diye düşündüm.. Ama sanki, ablamın bir görevi vardı.. Yıllardır birbiriyle konuşmayan, birbirini görmeyen herkesi bir araya topladı.. Cenazeye yetişemeyeceğini bildiği halde, sonradan bin kilometrelerden gelenler oldu.. Evlensem kimse düğünüme gelmez diye dalga geçtiğim, tüm o topluluk, cenaze için buradaydı.. Evde bir arada yaşamanın zorluğundan dolayı beni biraz çıldırtsa da hiç kimseyi kırmamış, üzmemişti.. Olağanüstü bir insan ve hayvan sevgisi vardı... Sokakta gördüğü tanımadığı tüm bebekleri ve köpekleri sevip, oynardı.. Bahçeli evimize geçtiğimizde ona barınaktan bir yavru getirecektim.... Ama her şeyi yarıda bırakıp gitti..
Çok hayır duası aldı, onun sayesinde ben de.. Ama bana çok şey öğreterek gitti.. Kimlere güvenmem gerektiğini gösterdi.. Karagün dostlarını öğretti.. Ve hepimize, aldığımız nefese sahip çıkmayı öğretti.. Ailedeki herkes daha sık görüşmek üzere ayrıldı.. Birçok kişinin arasındaki problem çözüldü. Dilerim böyle sürer.. Kalp kırmaya değecek hayatlar yaşamıyoruz.. Geleceğe yatırım yapacak zamanımız da yok! Bu günü yaşayabiliyorsanız, yaşamış olmak için yaşamayın, zevk alın..
Bloga yazıp yazmamayı çok düşündüm.. Blog yazmaya devam edecek bir ruh halinde değilim ama yazmayı bırakacaksam da bu son yazı olsun, benim cenazeme gelip başsağlığı bile vermeyen, oğlunu ve karısını "bu da benim gelinim" diye tek tek herkesle tanıştıran ahlaksız insanları unutmayayım, unutturmayayım kendime..
Üzdüysem affedin ama çok yaralıyım..
Onun küçük dünyasında her şey o kadar normaldi ki gözetim altında tutmamız gerektiğini bilmiyordum. Bilsem de yapacak bir şey yokmuş... Hepimizin ilkyardım bilgisi olmasına rağmen, hiçbir şey yapamadık.. Benim müdahaleme tepki vermedi.. Ambulansla yolda buluştuğumuzda, en çok yirmi yaşındaki bir kızın şaşkın bakışlarına teslimdi ablam! Yolun yarısında başka bir ambulans, içinde "doktor" olan yeni bir ekip getirdi. Geri döndürme çabası hastanede 50 dakika daha devam etti. Ambulansta soluk yolu açıldığı için, gereken şeyler yapılıp odaya alınmasını bekliyordum. Bir saat boyunca kimse bilgi vermedi.. Annem, kalbini çalıştırmaya uğraştıklarını söylediğinde, boşuna beklediğimi anlamıştım.. Daha önceki hastalıkları gibi bir şey değildi, şok ya da baygınlık hiç değildi.. Kollarımın arasındayken, hiçbir tepkisi yoktu, dilini hep kontrol ettim, şok değildi..
Mersin Üniversitesi acilindeki uzun bekleyişten sonra, ruhsuz "prosedürmatik" bir görevli çıkıp, ablamın ismini söyledi. Eşyalarını teslim edicez, kimlik fotokopisi getirin dedi!! Tüm aile yıkıldı... Sonra da gevşek gevşek "bir şey yok, eşyalarını vericez sadece" dedi. Muhtemelen bir şey vardı.. O anda, müdahaleyi bırakmışlardı.. Hayattaki en değerli varlığı, kuzenimin, ona her doğum gününde bir parçasını aldığı nazarlık kolye, küpe gibi takılarını getirip, annemin avuçlarına bıraktılar..
Üniversite sınavına girdiğim gün bile hastanedeydi ablam.. Beyin tutulumu geçiriyor, nedeni bulunamıyordu. Son iki yılda da kalp yetmezliği teşhisi kondu. Bu teşhisi koymak için de başına gelmeyen kalmadı.. Karnındaki ödemin nedenini bulamayıp endoskopi, gebelik testi her şey yaptılar.. Yoldan 5 kişiyi çevirsen 4 kişide olacak helicobacter pylori, mide mikrobu için bir gramlık hayvan kadar ilaçları içmesini istediler.. Oysa çorba bile içmeye mecali yoktu. Benden korktuğu için, ben yemek yedirmeye çalışıyordum. Bir gün "yemezsen, ilaç içemezsin, ölürsün" dedim, "öleyim.." dedi.. İç dünyasını hiç bilemedik, ne kadar acı çekiyordu bilemedik... Zihinsel ve fiziksel engelli dediler, kalp hastalığı doğuştan dediler, gelişme geriliği dediler, hiçbir hastalığının sebebi bulunamadı. Böyle bir ülkede, acilin kapısına bile çıkmaya korkan doktorların elinde can verdi ablam.. 4 güvenlikçinin beklediği acilden içeri, sadece annesi gelsin diye çağırılarak, "başınız sağolsun" dendi, annem geri çıktı ve acilin kapısında yığıldı..
Biliyordum, hissediyordum.. Bir gün, artık dayanamayacağını biliyordum. Çok ağladım ama acıları dindiği için mutluydum, hiçbir zevk almadığı hayattan ayrıldığı için, onun adına huzurluydum..
Ama ailenin geri kalanı dağıldı, yıkıldı.. Yapılması gerekenleri biliyor ama yapamıyordum.. Amcalarımı aradım, konuşamadım "hastanedeyiz, buraya gelin" diyebilmişim..
Hastaneye her gelen, "doğruyu söyle, bir şey olmadı di mi?" diye yalvarıyordu.. Birileri önümü kesip, "neyindi? ağla, ağlama, sakinleştirici alma" falan diye akıllar veriyordu :s 30 yaşında bizi bırakmasına kimse inanamadı.. Varlığından haberi olmayan arkadaşlarım varmış, çok utandım.. Öz ablan mıydı diye soranlar oldu, o denli konduramadılar..
17 Temmuz gecesi, yıllarca aynı odada uyuyup, nefes alışını, yatağın içinde döndükçe çarşafta çıkan sesi dinlediğim canı, hastanede tek başına bırakıp eve döndüm.. İnsanı en çok bunlar acıtıyormuş.. O'nun artık olmaması...
Sabah erkenden onu almaya gittik. Saçma devlet prosedürleri bir kez daha karşımıza dikildi.. Hastanede vefat ediyorsunuz ama cenaze işlerine belediye bakıyor! Nakil aracı için saatlerce bekledikten sonra, aracın gözlerimin önünden birkaç saniyelik geçişi daha uzun geldi.. Beynime kazındı.. Babamla birlikte, bizden ayrı, tek başına Mersin'den Adana'ya dönecekti.. 4-5 araçla arkasından yola çıktık. Hala olanları anlamaya çalışıyordum, bundan sonra ne yapılması gerekiyor diye düşünüyordum. Çünkü benden başka sağlıklı düşünebilen kimse kalmamıştı, 25 yaşında cenaze organizasyonunu öğrenmek zorunda kalmak en büyük sınavmış..
Yeni aldığımız eve ve yeni yaptırdığımız mezar yerine(!) bağlanan, otoban çıkışından çıktık. Niye oradan çıktığımızı bile algılayamıyordum ama o yöne döndükten sonra ve yol boyunca birkaç kere, olağanca güneşe rağmen aniden yağmurlar yağdı.. Sanki gökler bile ağlıyordu.. Her şey film gibiydi.. Sanki beni o karelere yerleştirmişler ve onun gidişini uzaktan izliyorum.. Mezarlıkta, soğuk odada bıraktık onu.. Evimize geldik. Çadır kurulmuş. Biz nakil aracı bulup 1 saatlik yolu gelemezken, gece tüm akrabalarımızın haberi olmuş Erzurum'dan, Antalya'dan, İstanbul'dan gelmişler bile.. Pek çoğu hasta ve yaşlıydı, ben dayanamıyorsam onlar nasıl dayanacak diye düşündüm.. Ama sanki, ablamın bir görevi vardı.. Yıllardır birbiriyle konuşmayan, birbirini görmeyen herkesi bir araya topladı.. Cenazeye yetişemeyeceğini bildiği halde, sonradan bin kilometrelerden gelenler oldu.. Evlensem kimse düğünüme gelmez diye dalga geçtiğim, tüm o topluluk, cenaze için buradaydı.. Evde bir arada yaşamanın zorluğundan dolayı beni biraz çıldırtsa da hiç kimseyi kırmamış, üzmemişti.. Olağanüstü bir insan ve hayvan sevgisi vardı... Sokakta gördüğü tanımadığı tüm bebekleri ve köpekleri sevip, oynardı.. Bahçeli evimize geçtiğimizde ona barınaktan bir yavru getirecektim.... Ama her şeyi yarıda bırakıp gitti..
Çok hayır duası aldı, onun sayesinde ben de.. Ama bana çok şey öğreterek gitti.. Kimlere güvenmem gerektiğini gösterdi.. Karagün dostlarını öğretti.. Ve hepimize, aldığımız nefese sahip çıkmayı öğretti.. Ailedeki herkes daha sık görüşmek üzere ayrıldı.. Birçok kişinin arasındaki problem çözüldü. Dilerim böyle sürer.. Kalp kırmaya değecek hayatlar yaşamıyoruz.. Geleceğe yatırım yapacak zamanımız da yok! Bu günü yaşayabiliyorsanız, yaşamış olmak için yaşamayın, zevk alın..
Bloga yazıp yazmamayı çok düşündüm.. Blog yazmaya devam edecek bir ruh halinde değilim ama yazmayı bırakacaksam da bu son yazı olsun, benim cenazeme gelip başsağlığı bile vermeyen, oğlunu ve karısını "bu da benim gelinim" diye tek tek herkesle tanıştıran ahlaksız insanları unutmayayım, unutturmayayım kendime..
Üzdüysem affedin ama çok yaralıyım..
yazıyı okurken gözlerim doldu, ama en azından onun ne kadar iyi yürekli, sevgi dolu,hayvansever biri olduğunu öğrenmiş olduk. Anaannem öldüğünde bende böyle hisstmiştim, ama onun o kadar çok acı çekmesindense, rahata ermiş olması küçük bir teselliydi. Allah kalanlara uzun ömür versin, onun göremediklerini, yaşayamadığı güzel günleri sizlere nasip etsin...
YanıtlaSilSevgiler.
Tekrar başın saolsun canım çok acı şeyler yaşadıkların. Okurken gözlerim doldu taştı:( buraya yazman bence bir nebze iyi olmuş içinde biriktirdiklerini dışarı atmışsın. Hayat maalesef çok acı. Sevdiklerimizin kıymetini bilmeliyiz yazını okurken bunu daha iyi anladım:( Allah sana ve ailene sabır versin:(
YanıtlaSilCanım benim başın sağolsun. Denilebilecek çok fazla bir şey yok. Çok zor günler geçirmişsin gerçekten. Ablan için daha güçlü ol, eminim ki o senin öyle olmanı isterdi. Allah sana ve ailene uzun ömürler versin, böyle acılar yaşatmasın inşallah. Kendine iyi bak.
YanıtlaSil15 dakikadır yorum kutusunda ne diyeceğimi bilemeden duruyorum.
YanıtlaSilÖlüm çok acı ve soğuk.
Genç ölümleri daha da üzücü.
Sabır dilemekten başka elimden bir şey gelmiyor.
Ben de sizlere haber verebilmek için zor da olsa yazmaya başladım ama yazdıkça rahatladım..
SilArayanlar konuşamıyordu, ilk defa bu kadar sessiz kaldık..
Acıları dinmiş ... Seçilcim
SilSabırlar diliyorum sana
Bende acısı bugün dinmiş başka bir güzelin cenazesinden henüz geliyorum :(( evler ayrı acılar ayrı, 27 yasında hiç görmediğin sedece adını bildigim bu tatli kızı(esimin tarafından) ilk kez tabutunun önündeki gülümseyen fotografında gördüm, zamansız gidişine gözyaşı döktüm, bir varmış bir yokmuş dunyası iste...
İlk zamanlar heran bir odadan çıkacakmış gibi sonrada biyere gitmişte donecekmiş gibi gelir dahada sonra gittikçe uzaklaşan bir anı oluyor(tecrübeyle sabit)...
Cok sıkıntılı günler geçiriyorsun biliyorum, icinden geleni gönlünün istediğini yap ama bizide kendinsiz bırakma olurmu?
Sana ve ailene tekrar sabırlar diliyorum Seçilcim
çektiği hastalıklar kefareti olsun mekanıda cennet olsun (bu ayrıcalıklı günlerde ölmek herkese nasib olmaz)
Sevgiler
Allah rahmet eylesin.Bu zamansız gidişler çok şey öğretiyor insana.Bir süre nefes almak bile zor geliyor sonra yeniden çark dönmeye başlıyor ama asla o acı unutulmuyor.Allah sana ve ailene sabır versin.
YanıtlaSilNasıl üzüldüm anlatamam.. Allah rahmet eylesin. Allah sabır versin hem sana hem de tüm ailene. Ben de yakın zamanda nenemi kaybettim ama senin acınla kıyaslanamaz bile.
YanıtlaSilBasin sagolsun canim okurken aglayarak okudum Allah sabir versin cok ama cok uzuldum.
YanıtlaSil...............
YanıtlaSilBaşın sağolsun, Allah sana ve ailene sabırlar versin. Ablanın mekanı cennet olsun. Çok zor taziyede bulunmak, insan ne demesi gerektiğini bilemiyor, ama kaybettiğim yakınlarımdan biliyorum ki en ufak bir iyi dilek bile azıcık da olsa hafifletiyor acıyı, asla bitirmiyor orası ayrı... Cenazede saçma sapan davranan insanlar hep oluyormuş demek ki, bizde de vardı malesef, takma kafana onları, acını yaşamayı erteleme ama gidenlerin hatrına devam et yaşamaya, onlar için de... Selam ve sevgiyle...
YanıtlaSilGerçekten insan birilerinin aramasını, iyi kötü bir şey söylemesini bekliyormuş.. Akrabalarım burada olmasa, acımızı paylaşmasa atlatamazdım zaten.. Onlar gittikçe, ev boşaldıkça her şey daha zor gelmeye başlıyor..
SilCanım benim başın sağolsun,Allah hepinize sabırlar versin.
YanıtlaSilİnsan bu durumda diyecek söz bulamıyor=/ Çok acı çekmiş, eminim şu an daha mutludur diye düşünmek en iyisi sanırım. Allah sabır versin.
YanıtlaSilSeçilcim başın sağolsun canım benim,ne desem bilemedim:'/kendine çok iyi bak ve hayat dolu ol herşeye inat ayakta kal güçlü kız !! İyiler hep genç yaşda ölür derlerdi birkez daha inandım...:(
YanıtlaSil...
Soyleyecek hicbiseyim yok okadar uzgunumki başın sagolsun
YanıtlaSilBaşın saolsun.umarım bundan sonra güzel günler görür,daha fazla bu tür acılar yaşamazsın demekten başka bir şey gelmiyor elimden :(
YanıtlaSildayanacaksın seçilim ne yapacağız ki başka.başın sağolsun
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilSeçil, yazını bugün İstanbul^dan Burgazada'ya giderken okumuş gözlerim dolu dolu olmasından ötürü de bir türlü yorum yazamamıştım.
YanıtlaSilYazdıkların o kadar güçlü ve bir o kadar acı şeyler ki en son böyle şeyleri teyzemi göğüs kanserinden kaybettiğimde hissetmiştim.
Genç ölümler hep çok acı.
Ne diyeceğimi hala daha bilmiyorum.
Başın sağ olsun. Allah sana ve ailene sabır versin. Ablanın mekanı cennet olsun.
Sana "üzme kendini ağlama sakın." gibi saçma cümleler kurmicam. Bana kurduklarında ben çok kızmıştım. Sanki acımı yaşamaya hakkım yokmuş gibi. Kendini çok yıpratma diyebilirim sana en fazla.
Tekrardan başın sağ olsun arkadaşım.
Acayip manik depresif bir durumdayım zaten.. Birden bire ağlamaya başlıyorum ama insanların ne yapmamız gerektiğini öğretmesinden de nefret ediyorum :s
SilFazla soğukkanlı bir şekilde kabullensem de bir yanım hep acıyor...
Başın sağolsun Allah yattığı yerde dinlendirsin inşallah, genç ölümler çok acı ama hayat sınav malesef neler getireceği belli olmuyor :(
YanıtlaSilİnsanın yanı başında yaşananlardan bihaber, hayatındaki -bunun yanında- minicik sorunlara kafa yorması ne kadar acı... Mersin Üniversitesi Hastanesi çok yakınımızda, hatta aynı mahallede sayılırız. Belki siz o gün darmadağın olurken ben evde ayaklarımı uzatmış kaderime küfrediyordum, ne yazık!
YanıtlaSilAblan giderken herkese, hepimize gerçekten bir şeyler öğretmiş oldu canım. Keşke titreyip kendimize gelmemiz için böyle acı bir gidişe tanık olmasaydık. Ama dediğin gibi onun acılarının son bulduğunu düşün.
Mekanı cennet olsun. Başın sağolsun. Allah hepinize sabırlar versin..
Ben de bloga yakın zamanda incir çekirdeğini doldurmayacak "acılarımı" yazıyordum.. Şu anda hiçbir şey umrumda değil ve daha özgür yaşamak için söz verdim kendime..
SilBaşın sağolsun, Ağlayarak okudum yazını, Allah sabır versin..
YanıtlaSil...
Mekanı cennet olsun..
Basınız sagolsun... Ablan ısıklar içinde uyusun... Okuduğum bir kitapta ölmek üzere olan bir adam karşısındakine ''Ben ancak kimse bana dair bir şey hatırlamadığında ölürüm. Anılarınızda kaldığım sürece sizinleyim.'' diyordu. Çok etkilenmiştim, ne kadar doğru diye düşünmüştüm... Yaşadıklarınız, o çarşaf sesleri...Ablan hep anılarında varolacaktır eminim ki!
YanıtlaSilBiyolojik olarak onun için yapabileceğim bir şey kalmadı.. Mezarının başında dua okumamı söylüyorlar, inanmadığım bir şeyi yapmaktansa onunla konuşuyor ve onu düşünüyorum... Ancak böyle hatırasını yaşatabilirmişim gibi geliyor..
SilHerkesin kaybettikleri icin yas tutma yontemi baska... Kimisi dualarla huzur buluyor, kimisi eski hatiralarla...Sen kendin ve ablan icin en dogru yontemi eminim ki biliyorsundur... Hic kimsenin dua et ya da soyle yap demesinin bir anlami yok. Anilarinin hep canli kalmasi dilegiyle...
SilAllah sabır versin. Söylenecek söz bulamıyor insan bu acının karşısında...
YanıtlaSilAllah sabırlar versin. Allah rahmet eylesin. Okurkan ağladım babanemin ölümü aklıma geldi :( Gerçekten de söz yok yani...
YanıtlaSilBaşın sağolsun.
YanıtlaSilİnsan soruyor bazen kendine, neden ölüm...
Allah sabır versin. Çok zor sevdiğini toprağın altına koymak bilirim. Allah mekanını CENNET eylesin huzur içince olsun inş.
YanıtlaSilNe yazacağımı bilemeden boş boş bakıyorum şuraya... O kadar üzüldüm ki inan okurken kalbim sıkıştı, gözlerim doldu, hatta taştı. Başınız sağ olsun. Ne söylesek boş, ateş düştüğü yeri yakıyor. Hepinize sabır diliyorum.
YanıtlaSilçok üzüldüm, başın sağolsun :(
YanıtlaSilAllah rahmet eylesin..
YanıtlaSilBaşınız sağolsun, ailenize ve size sabırlar diliyorum :(
YanıtlaSilBen yabancı biri bu kadar ağladıysaö senin acını düşünemiyorum bile.. ne denir ki ne desek anlamı var ki :( çok üzgünüm. allah rahmet eylesin nerdeyse şimdi mutlu olsun ..sabır versin allah sizlere kalanlara..
YanıtlaSilpek yazmam blogumda hatta hiç yazmaıdm belki de:((
benim de ablam rahatsız... senelerdir öyle acılar hissettimki..bazen ölse dedim ölse de o da biz de kurtulsak dedim..kendime kızdım.. kendimden nefret ettim bazen..elimden geleni yaptımmı yapmadım mı suçluluğu...anne babaya kızgınlık..(hep araları kötü..vs vs ) kaçışlarım..pişmanlıklarım...vs vs.....şimdi eskiye göre daha iyi ..ilaçlarla iadre ediyor..şizofren teşhisi koyuldu yıllar önce.. az çıkıyor dışarı...kibar sıcak narin..çocuk gibi.. ürkek... ve sanki önümde eriyor..arkadaşı yok..sevgilisi yok..işi yok... hep güvende olmak istiyor ..güven duyduğu evinde....hep yanında ya annem ya babam olsun istiyor... çok züülüyorum.. neyse senin acın ne kadar büyük ben de yazıyorum saçmalıyorum... azcık da olsa senin anlıyorum..azcık azıcık...senin acın kocaman haddim değil anlamak...
ne diyeyim allah yardımıcnız olsun....
sevgilerimle,,
http://loveandsmile.wordpress.com/
Zaten bir yandan acıları dindi diye ölmesi üzmüyor ama öte yandan yaşayamadıklarını düşünüyorsun.. Ablam da hiç evlenmiycem falan derdi, durumunun farkındaydı içinde hiç yaşam sevinci olmamasına rağmen hayata pozitif baktı.. Ben de kendi adıma, hep böyle bir hayata katlanamayacağımı düşünürdüm...
SilYazdıkların çok kıymetli, beni biliyorsun burada sadece kozmetik konuşmayı sevmiyorum, insanların yaşamlarına ve yaşadıklarına tanıklık etmek daha önemli.. Birbirimizin acılarından ders çıkarıyoruz, acılarımız hafifliyor..
Az önc ebis ürü şey yazdım sana salak kafa yanlış bi şeye bastım gitti sinir oldum..
Silablacığım da hala bazı süslü iç çamaşaırlarını giysilerini takılarını makyaj malzemelerini saklar bi gün evlenicem belki diye :(
psikologum vardı..bi gün bana demiştiki.."dibe vurunca aynı ivmeyle yukarı çıkacaksın, daha güçlenecek daha iyi olacaksın "
herşey aynı kalmıyor...acılar sevinçler...
ama bazı şeyelr olunca insanın hayatı asla eskisi gibi olmuyor. herşey bundan sonra daha farklı olucak..kötü anlamda değil.
ablam seneler önceydi..3.kat balkonumuzdan atladı....ölmedi...o zaman ruh sağlığı berbattı.. biz tüm aile zaten psikolojik olarak berbattık.. öyle zor öyle kötü durumlar yaşadım ki..şimdi diyorum gerçekten yaşadım mı ben onları..düşününce hatırlamaya çalışınca fena oluyrum ve kaçıyorum... eşim bebeğim var şimdi... ara ara depresif kötü olmamın sebebi hep o yıllar ve hala devam eden ailevi sıkıntılar....
ama herşeyin anlamı varmış ya..benim de bu yaşantımdan senin de bu yaşantından öğrenmemiz gereken düzeltmemiz gereken gelişmemiz gereken şeyler var işte...
off saçmalamış olabilirim...
dilerim çok iyi ol..ablan için de...o seni duyuyor izliyor..ben buna inanırım hep...senin iyi olman ona sevgi mesajları göndermen güçlü olman onu gittiği yerde mutlandıracak...
http://loveandsmile.wordpress.com/
bazen en buyuk acilarimizdan umutlar yaratiriz hayata tutunmak icin ablan cok acilar yasamis suan ellerim titriyor yazarken hala agliyorum en kisa zamnda insallah acilarin diner tekrardan basin saolsun
YanıtlaSilbasın sagolsun canım :( ne diyecegimi bilemiyorum...
YanıtlaSilAllah ım mekanını cennet etsin inşallah. Dualarım sizlerle.. :( Buara nefes almam bile zorlaşmışken arka arkaya üzücü haberler beni iyice yıprattı. Şuan buraya ne yazacağımı bile bilemiyorum. Allah sabırlar versin.
YanıtlaSilYattığı yer en güzel cenneti olsun inşallah..
başınız sağ olsun, allah sizlere sabır versin. ablanız nur içinde yatsın mekanı cennet olsun inşallah.
YanıtlaSilNe diyebilirim ki günlerdir bir şeyler yazmamandan anlaşılıyordu bir şeylerin ters gittiği.
YanıtlaSilİnsan bu durumda hem kurtuldu diyor içinden hem de yürek yanmaya devam ediyor
ama en zoru taşhis konulamaması 2011 senesinde ablama da behçetten lenf kanserine kadar 80 tane teshis koydular en sonundan fmf dediler ne olduğu hala mechul ... Belirsizlik çok kötü ....
Başın sağolsun
....
bir taraftan artık daha fazla acı çekmeyeceğini bildiğin için rahatlamak, bir taraftan onun yaşayabileceği ama yaşayamadığı güzel günlerin vicdan azabı.
YanıtlaSilacınla başa çıkmaya çalışırken peşinde koşman gereken prosedürler, anlamsız ritüeller.
kalabalıklar yavaş yavaş azalırken farkettiğin ve başa çıkmak gereken onsuzluk.
Allah rahmet eylesin, başınız sağolsun Seçilim. Allah size sağlık versin.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBen ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Kelimeler gerçekten diziliyor boğazıma ,başın sağolsun takdiri ilahi demek geliyor bu çaresizlik karşısında ...
YanıtlaSilO kadar güzel yazmışsın, kendi o kadar güzel ifade etmişsin ki, ablan olsaydı seninle gurur duyardı eminim. Ben buradan seni hiç tanımadan, onu ne kadar sevdiğini hissettiysem, o da bunu biliyordu. Üzerinden 2 ay geçmiş, yaranı deşmek istemem ama başın sağolsun..
YanıtlaSilYaralar hep taze kalıyor... Onsuz yaşamaya alıştım sadece...
SilSizler de çok güzel şeyler yazdınız, eminim sizin hayır dualarını da almıştır. En azından bana çok destek oldu burada konuşulanlar..