Geçenlerde Sevda'nın ilk mimini paylaşmıştım, ikincisini de unutmadan yazayım :)
İlk soru pek eğlenceli değil şimdilik :)
Hayatınızda mucize olarak nitelendirebileceğiniz bir olay yaşadınız mı?
Sevda'nın cevabına katılarak, benim de dünyaya gelmem biraz mucize... 10 gün geç doğmuşum, suni sancıyla resmen zorla yerimden etmişler beni :)
Onun dışında, uçurumdan denize sürüklenen bir arabadan kurtarılmam, parmağımı elektrik kablolarına daldırmam falan gibi ölümün kıyısına gidip gelme hikayelerim de çoktur.
Şu ana kadar mutsuz seyreden bir hayatım olsa da "mucize" diyebileceğim küçük hayallerimi gerçekleştiren insanlar girdi hayatıma. Neleri sevip, istediğimi vs bilmeden onları bana veren insanlar benim mucizem. Size saçma gelebilir ama mesela Şebnem'in bana, istediğim Essence rujunu hissedip göndermesi, benim için güzel şeyler ;)
Almayı düşünüp de alamadığınız ne var?
Clarisonic mia, Sigma setler, Urban Decay'in en azından Türkiye'ye gelen paletleri, Benefit setler vs.. Her seferinde indirim heyecanına kapılmayıp, adam akıllı, tek parça bir şey alacağım diyorum ama olmuyor! :)
(Şimdi fark ettim, ne biçim hatunsam ayakkabı-çanta hayalim yokmuş :/ )
Kıyafet konusunda takıntılarınız var mı?
Genel itibariyle her giydiği yakışan bir insan olmadığım için, detaylara çok fazla takılıyorum. O ayakkabı o pantolona olmuş mu? O kolyenin orada ne işi var??? gibi başkalarının giyindiklerine çok takılırım.
Kendi açımdan takıntı seviyem biraz daha yüksek :) Çamaşır asarken ağarmasın diye ters yüzünden yıkanır, asılır falan ya, ben düz yüzünden asarım. Direk bana temas eden yüzeye kururken, toz falan konmasın diye :s
Yeni aldığım bir şeyi asla yıkamadan giyinmem...
Sentetik atlet vs giyinemem, çok nadirdir..
Rahat, spor, azıcık şık her şey kabulümdür yani. Bir de en büyük takıntım, modayı takip etmemek! Basmakalıp kıyafet, ayakkabı ve takılardan nefret ediyorum! Yakışmayan bir şeyi asla moda diye giyinmem. Çıplakmış gibi görünen, ten rengi pantolonları, her kilodan kadının acayip bir özgüvenle giyinmesini de bu bağlamda anlayabilmiş değilim hala...
Nefret ettiğiniz huylar ve insanlar?
Bu liste çok uzar gider.. Şu sıra en nefret ettiklerim, çok bildiğini düşünerek herkese akıl veren tipler! Özellikle instagramda, çok popüler bloggerlara, çok basit sorular soran, sonra da her şeyi sanki kendisi biliyormuş gibi, kırık allık fotoğrafına "ayy canım bir yöntem varmış, böyle kolonyayı döküyormuşsun, allık eskisinden bile iyi oluyormuş..." Yok canım?? O kadın zaten onu bilmiyor, yoldan geçerken iki bin takipçisi oldu! :s
Kendini okutmak için instagram kullananlar, blog yazılarını oradan duyurduğunda, açıp blogu okumayan, fotoğrafın altına "ne işe yarar, nereden aldın, iyi mi?" falan gibi yazan dialoglarla da çok eğlendiğimi de yeri gelmişken söyleyeyim :P
Benim için ise durum şöyle; entrikacı, çıkarları için yalan söyleyen, yalaka, ikiyüzlü, ajitasyona meyilli insanlardan nefret ediyorum! Özellikle bu internet dünyasında, azıcık samimi görünseniz kaz gibi yolmaya çalışacak insanlar var!
Eski yazılardan da bildiğiniz gibi, bunlar hassas noktalarım, biraz doğrucuyum..
Sizi en net tanımlayan kelime?
(Yine Sevda'dan esinleniyorum ama aksi yanıt veriyorum) Kötümser!
Hayata yeniden gelme şansınız olsa, nerede doğmak isterdiniz?
Londra ya da Paris.. Ya da sadece Paris :) "Aşk Dersi" filminden azcık etkilenmiş olabilirim..
Bir insan, tek başınayken keyiflenmek için ne yapabilir?
Yalnızken daha mutlu olabilen bir tip olduğum için, duş, kitap, mum, kahve, müzik, alışveriş diyorum tabii ki :)
Nikah masasında, evleneceğiniz kişiden "hayır" cevabı alsanız ne yapardınız?
Sanırım çamura yatarım :) Mikrofonu alıp "neden evlenmiyorsun, yoksa gay misin??" falan diye rezil etme yollarına gidebilirim, o anki psikopatlığıma bağlı.. Ama hayata küsüp, bir daha kimseye güvenmem falan ruh haline gireceğimi de sanmıyorum. İnadına gider başkasıyla evlenirim :)
İnsan kaderini mi yaşar, kaderini mi yazar?
Dini anlamda bir kadere inanmıyorum ama bunun din boyutu da zaten belirli şeylerin önceden belli olduğu ve bazılarının bizim ayırt etme gücümüze bağlı olduğu, şeklindedir...
Dolayısıyla hayat, olasılık havuzu en geniş olan bir kumardır. Bize çok fazla alternatif sunar ve biz de birini seçeriz ya da ölüm gibi konular doğanın kanunudur, seçim yapma şansımız yoktur.. İşte bu yüzden kadere inanmam, hayatın bize getirdiklerinin üstüne bir şeyler katmak, bizim elimizde sadece... Tesadüf + kararlar...
Aklınıza gelen ilk İngilizce kelime?
"Water"
Black filmini izlerken beynime kazındı !
İnternette sahip olduğunuz ilk nickname?
"Cyber" dı.. Bilişim delisi kuzenimin aldığı mail adresi için, çok normal bir sonuç.. mIRC dünyasında "magnolia" adıyla, 22 yaşında mimar bir hatun olarak görülmüşlüğüm de vardır. Yalnız o esnada 10 yaşındaydım ve "slm asl?" yazan erkeklerle dalga geçmek gibi bir hobim vardı :))
Ben de Nilsuli'yi, Şebnem'i, Sawako Kuronuma'yı, Ceyda byjade'i, Nilesi'yi Dofa Dofa'yı, Ece Yıldız'ı ve sevgili Didem'i ve hepinizi, yapmadıysanız ve yapmak isterseniz mimledim gitti :)
İlk soru pek eğlenceli değil şimdilik :)
Hayatınızda mucize olarak nitelendirebileceğiniz bir olay yaşadınız mı?
Sevda'nın cevabına katılarak, benim de dünyaya gelmem biraz mucize... 10 gün geç doğmuşum, suni sancıyla resmen zorla yerimden etmişler beni :)
Onun dışında, uçurumdan denize sürüklenen bir arabadan kurtarılmam, parmağımı elektrik kablolarına daldırmam falan gibi ölümün kıyısına gidip gelme hikayelerim de çoktur.
Şu ana kadar mutsuz seyreden bir hayatım olsa da "mucize" diyebileceğim küçük hayallerimi gerçekleştiren insanlar girdi hayatıma. Neleri sevip, istediğimi vs bilmeden onları bana veren insanlar benim mucizem. Size saçma gelebilir ama mesela Şebnem'in bana, istediğim Essence rujunu hissedip göndermesi, benim için güzel şeyler ;)
Almayı düşünüp de alamadığınız ne var?
Clarisonic mia, Sigma setler, Urban Decay'in en azından Türkiye'ye gelen paletleri, Benefit setler vs.. Her seferinde indirim heyecanına kapılmayıp, adam akıllı, tek parça bir şey alacağım diyorum ama olmuyor! :)
(Şimdi fark ettim, ne biçim hatunsam ayakkabı-çanta hayalim yokmuş :/ )
Kıyafet konusunda takıntılarınız var mı?
Genel itibariyle her giydiği yakışan bir insan olmadığım için, detaylara çok fazla takılıyorum. O ayakkabı o pantolona olmuş mu? O kolyenin orada ne işi var??? gibi başkalarının giyindiklerine çok takılırım.
Kendi açımdan takıntı seviyem biraz daha yüksek :) Çamaşır asarken ağarmasın diye ters yüzünden yıkanır, asılır falan ya, ben düz yüzünden asarım. Direk bana temas eden yüzeye kururken, toz falan konmasın diye :s
Yeni aldığım bir şeyi asla yıkamadan giyinmem...
Sentetik atlet vs giyinemem, çok nadirdir..
Rahat, spor, azıcık şık her şey kabulümdür yani. Bir de en büyük takıntım, modayı takip etmemek! Basmakalıp kıyafet, ayakkabı ve takılardan nefret ediyorum! Yakışmayan bir şeyi asla moda diye giyinmem. Çıplakmış gibi görünen, ten rengi pantolonları, her kilodan kadının acayip bir özgüvenle giyinmesini de bu bağlamda anlayabilmiş değilim hala...
Nefret ettiğiniz huylar ve insanlar?
Bu liste çok uzar gider.. Şu sıra en nefret ettiklerim, çok bildiğini düşünerek herkese akıl veren tipler! Özellikle instagramda, çok popüler bloggerlara, çok basit sorular soran, sonra da her şeyi sanki kendisi biliyormuş gibi, kırık allık fotoğrafına "ayy canım bir yöntem varmış, böyle kolonyayı döküyormuşsun, allık eskisinden bile iyi oluyormuş..." Yok canım?? O kadın zaten onu bilmiyor, yoldan geçerken iki bin takipçisi oldu! :s
Kendini okutmak için instagram kullananlar, blog yazılarını oradan duyurduğunda, açıp blogu okumayan, fotoğrafın altına "ne işe yarar, nereden aldın, iyi mi?" falan gibi yazan dialoglarla da çok eğlendiğimi de yeri gelmişken söyleyeyim :P
Benim için ise durum şöyle; entrikacı, çıkarları için yalan söyleyen, yalaka, ikiyüzlü, ajitasyona meyilli insanlardan nefret ediyorum! Özellikle bu internet dünyasında, azıcık samimi görünseniz kaz gibi yolmaya çalışacak insanlar var!
Eski yazılardan da bildiğiniz gibi, bunlar hassas noktalarım, biraz doğrucuyum..
Sizi en net tanımlayan kelime?
(Yine Sevda'dan esinleniyorum ama aksi yanıt veriyorum) Kötümser!
Hayata yeniden gelme şansınız olsa, nerede doğmak isterdiniz?
Londra ya da Paris.. Ya da sadece Paris :) "Aşk Dersi" filminden azcık etkilenmiş olabilirim..
Bir insan, tek başınayken keyiflenmek için ne yapabilir?
Yalnızken daha mutlu olabilen bir tip olduğum için, duş, kitap, mum, kahve, müzik, alışveriş diyorum tabii ki :)
Nikah masasında, evleneceğiniz kişiden "hayır" cevabı alsanız ne yapardınız?
Sanırım çamura yatarım :) Mikrofonu alıp "neden evlenmiyorsun, yoksa gay misin??" falan diye rezil etme yollarına gidebilirim, o anki psikopatlığıma bağlı.. Ama hayata küsüp, bir daha kimseye güvenmem falan ruh haline gireceğimi de sanmıyorum. İnadına gider başkasıyla evlenirim :)
İnsan kaderini mi yaşar, kaderini mi yazar?
Dini anlamda bir kadere inanmıyorum ama bunun din boyutu da zaten belirli şeylerin önceden belli olduğu ve bazılarının bizim ayırt etme gücümüze bağlı olduğu, şeklindedir...
Dolayısıyla hayat, olasılık havuzu en geniş olan bir kumardır. Bize çok fazla alternatif sunar ve biz de birini seçeriz ya da ölüm gibi konular doğanın kanunudur, seçim yapma şansımız yoktur.. İşte bu yüzden kadere inanmam, hayatın bize getirdiklerinin üstüne bir şeyler katmak, bizim elimizde sadece... Tesadüf + kararlar...
Aklınıza gelen ilk İngilizce kelime?
"Water"
Black filmini izlerken beynime kazındı !
İnternette sahip olduğunuz ilk nickname?
"Cyber" dı.. Bilişim delisi kuzenimin aldığı mail adresi için, çok normal bir sonuç.. mIRC dünyasında "magnolia" adıyla, 22 yaşında mimar bir hatun olarak görülmüşlüğüm de vardır. Yalnız o esnada 10 yaşındaydım ve "slm asl?" yazan erkeklerle dalga geçmek gibi bir hobim vardı :))
Ben de Nilsuli'yi, Şebnem'i, Sawako Kuronuma'yı, Ceyda byjade'i, Nilesi'yi Dofa Dofa'yı, Ece Yıldız'ı ve sevgili Didem'i ve hepinizi, yapmadıysanız ve yapmak isterseniz mimledim gitti :)
(alıntı)
Valla bizim Türkler çakmasını yapmadan önce izlemiştim, yüreğiniz dayanabilirse tavsiye ederim...
Şu an nete pek giremiyorum ama en kısa zamanda yapacağım=)
YanıtlaSilKötümser demek :) Anne karnında da çok tembelmişsin sen demek :)
YanıtlaSilHihii doğmaya bile üşenmişim :))
Sil